29 Mayıs 2012 Salı

Satınalma Gücü Paritesi

Satınalma gücü paritesi (SAGP) ülkeler arasındaki fiyat düzeyi farklılıklarını ortadan kaldırarak farklı para birimlerinin satın alma güçlerini eşitleyen bir değişim oranını ifade ediyor.  

Bir kilogram domatesin ortalama olarak Türkiye’de 2 TL, ABD’de ise 2,5 dolar olduğunu varsayalım. Bu durumda yıllık geliri 10.000 dolar olan bir Amerikalı yılda (10.000 / 2,5 =) 4000 kg domates alabilir. Aynı miktar domatesi alabilmesi için bir Türk’ün yıllık gelirinin 8.000 TL olması yeterlidir. 1 dolar 1,8 TL’ye eşit ise Amerikalının geliri (10.000 x 1,8 =) 18.000 TL’ye, Türk’ün geliri ise (8.000 / 1,8 =) 4.445 dolara eşit olmaktadır. Amerikalı Türkiye’ye gelir de parasını TL’ye çevirirse bu parayla (18.000 / 2 =) 9.000 kg domates alabilir. Buna karşılık Türk, ABD’ye gider de parasını dolara çevirirse bu parayla (4.445 / 2,5 =)  1.778 kg domates alabilir.

Satınalma gücü paritesi bu iki kişinin ikisinin de gelirini kendi ülkesinde harcadığı varsayımını yapar. Bu durumda Amerikalı 10.000 dolarıyla, Türk ise 8.000 TL’siyle aynı miktar (4.000 kg) domates alabilmektedir. Bu durumda satınalma gücü paritesi şöyle formüle edilir:

SAGP (Türkiye / ABD) =  2 / 2,5 = 0,8 TL / Dolar

Buna göre bir kg domates için ABD’de 1 dolar ödemek gerekirken Türkiye’de 0,8 dolar ödenmesi gerekmektedir. 

Burada konuyu basitleştirmek amacıyla yalnızca tek bir mal (domates) için yaptığımız bu hesaplama çok sayıda mal ve hizmetin bulunduğu bir sepet için yapıldığında karşımıza genel bir satınalma gücü oranı çıkar ve bu oranı gelire uyguladığımızda satınalma gücü paritesine göre gelir hesabına ulaşmış oluruz.

Satınalma gücü paritesi üzerindeki çalışmalar oldukça eskiye gidiyor. Bunların en yaygın bilineni Geary – Khamis Doları adı verilen hesaplama biçimidir. Geary – Khamis doları bir yandan satınalma gücü paritesine bir yandan da malların uluslararası ortalama fiyatları üzerine kuruludur. Bu birim ve hesaplama şekli 1958’de Roy C. Geary tarafından ortaya atılmış ve bu kavram 1970’lerin başında Salem H. Khamis tarafından geliştirilmiş bulunuyor. ABD’deki satınalma gücü hesaplamasında baz olarak 1990 veya 2000 yılları esas alınıyor. Geary – Khamis dolarıyla hesaplanan kişi başına gelir hesaplarıyla yapılan uluslararası karşılaştırmalar cari fiyatlarla hesaplanan kişi başına gelirle yapılacak karşılaştırmalara göre daha anlamlı bir yaşam standardı karşılaştırmasına imkân sağlıyor.     

Dünya Bankası, Gayrısafi Ulusal Gelir (Gross National Income -GNI) adını verdiği gelir hesabını satınalma gücü paritesiyle yapmaktadır. Bunu yaparken ABD’yi temel almakta ve ABD’nin GNI’sini satınalma gücü paritesiyle hesaplanmış olan GNI’ye eşit kabul etmektedir. Örneğin Türkiye’nin kişi başına GSYH’sı 2010 yılında 10.079 dolar, satınalma gücü paritesiyle yapılan kişi başına GNI’si 15.530 dolar olarak hesaplanmaktadır. Bu durumda 10.079 dolar yıllık geliri olan bir Türk ile bir Amerikalıyı kıyasladığımızda Türk o parayla 15.530 dolarlık alış veriş yapabilirken Amerikalı 10.079 dolarlık alış veriş yapabilmektedir. Bir başka ifadeyle aynı dolar gelirini elde eden bir Türk, Amerikalıya göre yüzde 50 daha fazla alış veriş yapabilme imkânına sahip bulunmaktadır. İşte bu aradaki fark satınalma gücü farklılığından kaynaklanıyor.

16 Mayıs 2012 Çarşamba

Sakarya Türküsü




İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya;
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.
Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.
Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir;
Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir.
Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kâinat;
Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat!
Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne,
Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine;
Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için.
Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin?
Rabbim isterse, sular büklüm büklüm burulur,
Sırtına Sakaryanın, Türk tarihi vurulur.
Eyvah, eyvah, Sakaryam, sana mı düştü bu yük?
Bu dâva hor, bu dâva öksüz, bu dâva büyük! ..

Ne ağır imtihandır, başındaki, Sakarya!
Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?

İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal.
Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal,
Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan;
Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan.
Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu ân;
Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an!
Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu;
Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu?
Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna;
Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna?
Mermerlerin nabzında hâlâ çarpar mı tekbir?
Bulur mu deli rüzgâr o sedayı: Allah bir!
Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler;
Sakarya, kandillere katran döktü geceler.

Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya,
Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!

İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su;
Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu.
Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek;
Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?
Kafdağını assalar, belki çeker de bir kıl!
Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl!
Sakarya, sâf çocuğu, mâsum Anadolunun,
Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun!
Sen ve ben, gözyaşiyle ıslanmış hamurdanız;
Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız!
Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader;
Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!
Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz;
Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber Kılavuz!

Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya;
Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya! ..

(1949)
 
Necip Fazıl Kısakürek